14 şubat sabah saat 6'da, 12 kız Atatürk Havalimanı'nda buluştuk ve 6 günlük PARIS yolculuğumuz başladı. Premiere Vision ( çok büyük ve tekstil sektörü için çok önemli bir fuar) için gidiyoduk ama yalnızca tek bir günümüzü orda geçirdik çünkü orası profesyonellere hitab etmekteydi ve biz daha çok yolun başındayız. Onun dışında tabiki bol bol gezdik, gördük, yedik, içtik ve eğlendik...
İkinci gün PREMIER VISION'a gittik.. Uzun bir yolculuktan sonra varabildik, biraz şehir dışındaydı çünkü. Burası acaip büyük bir yerdi. Gerçekten fazla büyük, fazla detaylı ve dediğim gibi fazla profesyoneldi.. Bağdat Caddesi kadar büyüktü sanırım :) Biz sadece kumaş bölümünü gezebildik. Kumaş satın almak ve o desenin sana ait olması 300 Euro gibi makul bir fiyata sağlanabiliyordu. Biraz şaşırdık... Ama biz kumaş satın almak için orada olmadığımız için, önümüzdeki sene neler moda olacak onların gösterildiği TREND bölümlerine gittik.. Dantel, neon renkler, pullar, payetler, fosforlar, çizgililer seneye de moda olacak benden söylemesi (!) | Louvre gibiydi gez gez bitmeyen bir yerdi.. Arzu Kaprol'le karşılaştık, biraz muhabbet ettik, çok tatlı bir hanım.. |
Duygu'nun diğer önerilerini de değerlendirerek Buddha Bar'a da gittik.. Çok keyifliydi, müzik çok iyiydi.. Yemekler efsaneydi.. Birer sushi yeriz diye gidip, masayı donattık :) Yaş ortalaması biraz daha yüsek. Yemekten sonra yukarı barına geçtik. Dans edilebilecek, house - dance tarzı popüler pop müziklerin karması bir müzik tarzı var diyebiliriz.. Paris'te bizi Alors on Dance'da dans ettiren bir mekan oldu :) |
Cristal Room of Baccarat'a da gidildi tabiki.. Yemekler çok başarısızdı, ama ortam için yine de gidilir.. Ördek çok kötüydü.. Ton balığı pestili gibi acaip bir ördek geldi, gerçekten anlaşlır gibi değildi.. Dana etli yemekleri güzeldi.. (Veal) Önerim onlar kesinlikle... Sonraaaa neler yaptık, Euro Disney'e gittik (!) | Champs-Élysées caddesi üzerinde bulunan le Relais de L’Entrecote' da tabiki bizim o Cafe de Paris sosu diye bildiğimiz ama Paris'te kimsenin bilmediği sosa en yakın sosu tatmak için gittik.. Her Paris'e gelişimizde vazgeçilmez akşam yemeği adresimiz mutlaka burası oluyor.. Yemekler harika ötesi (!) |
pis, ucuz, çok kalabalık ama bayaa eğlenceli bir öğrenci partisiydi.. İyi ki gitmişiz (!) | Paris'in dönme dolabına binmiş, krep yiyip sokakta sakin sakin gezerken, bir de baktık ki bir otobüs, içi kırmızı yeşil ışıklı, kalabalık, herkes dans ediyor, içki içiyor, hemen kızlardan biri koştu, tesadüfen otobüs de durdu. İçinden çocuklar indi, arkadaşımız fransızca bildiği için muhabbete girdi ve meğer Erasmus partisine gidiyorlarmış, bizi de davet ettiler.. Biz de fırsat bu fırsat değişiklik olsun diye katıldık.. |